AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye’deki gelişmeleri değerlendirerek, “Rejim terk ettiği yerlere terör örgütünü davet edip onlara teslim etmektedir. Bu da rejim ile terör örgütlerin iş birliğini gözler önüne sermekte. Bu iş birliklerinin fotoğrafını net şekilde çekiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’te terör örgütlerini görmek istemiyoruz.” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik: Tel Rıfat ve Münbiç’te terör varlığı istemiyoruz
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gerçekleştirdiği basın toplantısında Suriye’deki gelişmelere ilişkin açıklama yaptı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in konuşmasından satır başları şöyle:
Türkiye’nin içinde de muhalefetin açıklamaları oluyor. Büyük yanlışların olduğunu gördük bu açıklamalarda. Türkiye politikalarına aykırı yaklaşımlar oldu.
“TÜRKİYE ÇIKARLARI İÇİN ORADAYIZ”
Özgür Özel’in konuşmalarını izledik. İfadelerine bir daha bakma ihtiyacı hissettim. Hangi cümleyi söylediğini tekrar değerlendirdik. Türkiye’ye değil de başka ülkelere söylenecekleri Türkiye Cumhuriyeti’ne söylüyor. Türkiye’nin herhangi bir devleti güçlendirme ya da zayıflatma politikası yok. Oradaki varlığımızın neye dönük olduğunu ifade ettik. Orada herhangi bir grup ya da devlete karşı pozisyonda değiliz. Türkiye çıkarları için oradayız. Belli bir derinliği korumak için harekatları yaptık. Birkaç hattan gidiliyor. Özel’in böyle bir cümlesi büyük sorumsuzluk. Türkiye’nin herhangi bir devleti zayıflatmak ya da güçlendirmek için bulunduğunu söylemek basiretsizliktir.
“DIŞARIDAKİ ODAKLARIN TEZİ İLE TÜRKİYE’Yİ SUÇLUYOR”
Şimdiye kadarki duruşumuzu söyledik. Dışarıdaki bazı odaklar ve belli devletlerin tezi ile Türkiye’yi suçluyor. Özel’in konuşmasında Türkiye’yi suçlayan konuşmalar katalog haline getirilmiş. Uluslararası hukuk zemininde bu faaliyet yürütülüyor.
Dışarıdan yapılan açıklamalarda ve Türkiye içinde bunu söylüyorlar. Bu haraketliliği arkasında Türkiye olduğu yönünde. Burada kaynaklanan durum Suriye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanmakta.
“REJİMİN VE PKK/YPG’NİN SALDIRILARI İLE BU TABLO ORTAYA ÇIKTI”
Şimdiye kadar İdlib’e çeşitli saldırılar yapıldı. İlke kararları ihlal edildi. Ciddi sivil kayıplar oldu. Buradaki tansiyonun yükseldiğini gördük ve defalarca bu cumhurbaşkanımız tarafından muhataplarına ifade edildi. Nihayetinde böyle bir reaksiyon oluştu. Türkiye’nin tahrik ettiği ya da gerçekleştirdiği yönündeki ifadeler tamamen yalandır. Herhangi bir şekilde çatışmanın ortaya çıkmaması gerektiği, statünün korunması gerektiğini ifade ettik. Bütün taraflara ifade ettik bunu da. Bu ifadelerin muhalefet için cumhurbaşkanımıza dönük kullanılması manidardır. Rejimin ve PKK/YPG’nin saldırıları ile bu tablo ortaya çıktı. Suriye içindeki çatışmaların yükselmesi yönünde bir yaklaşımımız yoktur. Cumhurbaşkanımız ortak çalışma iradesini korumaktadır.
“TEL RIFAT VE MÜNBİÇ’TE TERÖR ÖRGÜTLERİNİ GÖRMEK İSTEMİYORUZ”
Daha önce varılan mutabakatlarda birinci talebimiz Tel Rıfat ve Münbiç’ten terör örgütünün çıkarılmasıydı. Bu yerine getirilmedi. Terör unsurları oradan çıkarılmadı. Türkiye’ye bir tehdittir bu durum. Rejim terk ettiği yerlere terör örgütünü davet edip onlara teslim etmektedir. Bu da rejim ile terör örgütlerin iş birliğini gözler önüne sermekte. Tel Rıfat ve Münbiç’te terör örgütlerini görmek istemiyoruz.
İkinci mesele de 30 km derinlik meselesi. bu bizim kırmızı çizgimizdir. Ülkemize dönük tehditlerde bu tehditlerin sınır dışına atılması konusunda beyanımız bildirildi. Bu iş birliklerinin fotoğrafını net şekilde çekiyoruz.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN ÇAĞRISI BUGÜN DE GEÇERLİ”
Cumhurbaşkanımız yakın zamanda pek çok ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanımız Esad ile bir araya gelerek normalleşmeyi başlatmak gerektiğini, meseleleri kendi kendimize çözmemiz gerektiğini ifade etti. Bugünkü noktaya gelene kadar “muhaliflerle bir araya gelsin, kapsayıcı hükümetle Suriye birlik içinde yoluna devam etsin” denildi. Yayılmacı ve çatışmacı arzu içinde değiliz. Kapsayıcı devlet modeli yollarına devam etsinler. Türkiye’ye dönük olarak tehdit oluşturulmasın. Şu anda en büyük hassasiyetle takip ettiğimiz konu herhangi bir göç dalgasının oluşmaması. Cumhurbaşkanımızın çağrısı bugün de geçerli. Cumhurbaşkanımız muhataplarına bu mesajları veriyor ve Astana süreci formatında dışişleri bakanlarının ve istihbarat başkanlarının bir araya gelmesi konusunda irade ortaya koydu. Bu son derece önemlidir.
“TÜRKİYE BU MESELENİN HERHANGİ BİR TAHRİK EDENİ DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanımızın belirttiği hassasiyetlerimizden biri de terör tehdidinin bertaraf edilmesi konusunda kararlılığımızdır. Türkiye burada bir takım grupları tahrik edip Suriye’nin zayıflamasına yol açıyor bu da İsrail’in işine yarıyor diyor muhalefet . Bu gerçek bir siyasi idraksizlik.
Türkiye bu meselenin herhangi bir tahrik edeni değildir. Yakın zamana kadar cumhurbaşkanımızın Esad ile görüşelim iradesi bunun en büyük delilidir. Esad tarafı bu konuda ağır kaldı. Kapsayıcı diplomatik tavır göstermek konusunda yeteneksizlik gösterdi. Muhataplarımız her kademede uyarıldı. Şimdiye kadarki çaba meselenin bu boyuta gelmemesi içindi. Bu yorumları muhalefet partiler tarafından ifade edilmesi son derece yanlış. Esad kapsayıcı hükümet modeli oluşturursa çatışmalar biter.
Muhalefet partilerinin suçlamaları bir takım asimetrik odakların suçlaması ile benzerlik göstermesi maalesef çok üzücü.