MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Anayasa’daki aile tanımına ‘kadın ve erkek’ ibaresinin eklenmesi gerektiğini vurguladı. Yurdakul, aile ve çocukları hedef alan LGBT propagandasının tüm dünya için bir tehdit olduğunu söyleyerek bu konuda alınacak önlemlerin altını çizdi.
MHP’li Yurdakul: Aile, Türk toplumunun temelidir
“Aile Kurumu Çalıştayı” ile Türk aile yapısının karşılaştığı tehditleri masaya yatırdıklarını dile getiren MHP Aile, Kadın Ve Sosyal Hizmet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, devletin ve toplumun korunmasının aileyi korumakla mümkün olduğunu söyleyerek, gerçekleştirdikleri çalıştayın ayrıntılarını ve çözüm önerilerini gazetemizle paylaştı.
AİLE TANIMINA ‘KADIN VE ERKEK’ VURGUSU
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Anayasa’daki aile tanımına ‘kadın ve erkek’ ibaresinin eklenmesi gerektiğini vurguladı. Yurdakul, aile ve çocukları hedef alan LGBT propagandasının tüm dünya için bir tehdit olduğunu söyleyerek bu konuda alınacak önlemlerin altını çizdi.
Soru: “Aile Kurumu Çalıştayı” düzenleme fikri nasıl ortaya çıktı? Böyle bir çalıştaya neden ihtiyaç duyuldu?
Cevap: İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, insan varlığının temel taşı olan Aile, anayasamızın 41. maddesinde de belirtildiği gibi “Türk toplumunun temelidir”. Bu nedenle devletin ve toplumun korunması, hiç şüphesiz ki aileyi korumakla mümkündür. Bugün görüyoruz ki Türk milleti ve Türk milletinin temel taşı olan ailelerimiz birçok tehditle ve sınamayla karşı karşıyadır. Kültürel erozyon, ekonomik zorluklar, toplumsal değerlerin aşınması gibi birçok risk ve tehditler aile kurumunu derinden etkilemektedir. MHP Kadın Aile Çocuk ve Engelli Politikalarından (KAÇEP) sorumlu il başkanlarımız ve kurullarımız ile yaptığımız çalışmalarda; Türk milletinin nabzını tutarak, vatandaşlarımızın Türk siyasetinden beklentilerini ve umutlarını değerlendirerek, aynı zamanda sahadan bilimsel ve gözlemsel değerlendirmelerle hem kalitatif hem de kantitatif çerçevede öncelikle “Aile Kurumuna” yönelik bir çalıştay yapılmasının önemi ve aciliyeti olduğuna karar verdik.
“Aile demek tek yürek olmuş insanlar demektir.” ifadesiyle Aile Kurumuna dair hassasiyetlerini paylaşan Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’ye sunduğumuz ilk raporun sonucunda “Güçlü Türk Aile Yapısı, Sağlıklı Toplum ve Lider Ülke TÜRKİYE” vizyonu çerçevesinde, Aile kurumunun muhafaza edilmesi, güçlendirilmesi ve geleceğe hazırlanması amacıyla çalıştay yapma talimatı Genel Başkanımız tarafından bizlere iletilince biz de kollarımızı sıvayarak “Aile Kurumu Çalıştayı 2024” hazırlıklarımızı hayata geçirdik. Bu vesileyle, Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’ye müteşekkiriz.
“AİLE HAYATI SON SIĞINAKTIR”
Soru: Çalıştayınızın temel amaçları nelerdi ve hangi konular ele alındı?
Cevap: Büyük resme baktığımızda akademik ve bilimsel boyutu olan çalıştayın stratejik bir bakış getirdiğini, orta ve uzun vadede Türk milletinin esenliğini, huzurunu ve güvenliğini sağlayacak değerlendirmelerde ve çözüm önerilerinde bulunduğunu ifade edebiliriz. Diğer yandan Türk aile yapısının karşı karşıya kaldığı tehditleri ve sorunları da biliyoruz ve bunların bir kısmı da acilen müdahale edilmesi gereken meseleler. Örneğin; kadına, çocuğa, engelliye ve yaşlıya şiddet, ayrıca cinsel istismar, LGBT propagandası, şiddeti özendiren dijital yayınlar ve sosyal mecralar, ahlaki değerleri yozlaştıran TV yapımları, düzensiz göç, düzensiz kentleşme, demografik değişimler, menfi bireyselleşme, yalnızlaşma, artan yaşlılık, düşen doğum hızı ve küresel bir ajanda ile ülkemize sirayet ederek aileyi tehdit eden yaşam tarzları gibi ivedilikle değerlendirilmesi gereken konuların tamamını ve fazlasını Aile Çalıştayında ele alma imkânımız oldu.
Bu hususlarda ortaya konan hareket tarzlarını ve çözüm önerilerini çok kıymetli bir referans eser olarak değerlendirebiliriz. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli; “Aile hayatı son sığınaktır. Bu sığınağın yağmalanması için planlı bir propaganda devrededir.” diye işaret ettikten sonra biz de MHP’nin hassasiyetlerini ve Türk Aile Yapısını korumak, geliştirmek ve geleceğe hazırlamak üzere çalıştayın ilk kısmını tamamladık ve gerçekleştirdik. Şimdi sırada bu çalıştayı ve ortaya koyduğu referans bilgileri kamuoyuyla paylaşmak var. Bu vesileyle kamuoyuna ulaşmamızdaki rolleri nedeniyle kıymetli Türkgün gazetesi yönetimine, ekibine ve sizlere teşekkür ederim.
“12 KONU BAŞLIKLI ÇALIŞTAY”
Soru: Çalıştay sürecinde kimler yer aldı peki? Hangi kurumlar, uzmanlar çalışmalara katılım sağladı?
Cevap: Çalıştayın hazırlık sürecinde 81 ilden MHP il Kadın Aile Çocuk ve Engellilerden sorumlu MHP KAÇEP il başkanlarımızla birçok çevrimiçi ve yüz yüze toplantılar yaptık. Dolayısıyla hem ulusal hem de yerel çerçevede Türk aile yapısının karşı karşıya olduğu güncel tehditleri ve sınamaları ortaya çıkardık. Akabinde sahadan gözlemsel ve veriye dayanan bilgilerle tabloyu netleştirmeye gayret ettik. Sonrasında bilim insanlarının, akademisyenlerin ve uzmanların görüşleriyle birlikte çalıştayımızın alt başlıklarını belirledik.
Bu 12 konu başlığı şunlardı; 1. Toplumsal ve Demografik Değişimlerin Getirdiği Riskler ve Aile 2. Küresel Tehditler Karşısında Aile, 3. Çocuklar-Gençler Dijital Bağımlılık, Madde Bağımlılığı ve Aile 4. Bireyselleşme Ve Modernleşmenin Demografik, Sosyolojik Etkileri (Yaşlılar-Yalnızlar) 5. Ekonomi ve Aile (Aile Ekonomisi, Girişimcilik, Kadın/Genç İstihdamı Ve Aile İşletmeleri) 6. Eğitim ve Rehberlik Danışmanlık Hizmetleri ve Aile 7. Sağlık, Spor ve Aile 8. Din ve Aile 9. Aile ve Sosyal Hizmetler 10. Aile, Çevre ve İklim 11. Anayasal Güvence, Hukuk ve Aile 12. Kültür, Medeniyet ve Aile
Çalıştayımızın alt konu başlıklarının belirlenmesi adımını da tamamladığımızda, geriye çalıştay katılımcılarını belirlemek kalmıştı ve bu aşamada büyük bir hassasiyet ile Aile Kurumu Çalıştayına katılacak olan bilim insanlarını, akademisyenleri, uzmanları, Sivil Toplum Kuruluşlarının yöneticileri ve temsilcilerini, siyasetçileri, iş insanlarını, MHP KAÇEP il başkanlarımızı ve Ülkü Ocaklarımızdan genç akademisyen katılımcılarımızı belirledik ve davet ettik.
Tabi çalıştay sonrasında bunları ifade etmek kolay olsa da işin mutfağında geceler boyu süren uzun mesailer yaptık. Amacımız, ülkemize ve milletimize faydalı olacak bir iş çıkarmaktı.
“BİLİMSEL, GERÇEKÇİ VE HAYATI YANSITAN BİR ÇALIŞMA”
Soru: Nasıl bir metodolojik yaklaşım takip edildi?
Cevap: Çalıştay temelde kalitatif ve kantitatif veriler ve gözlemlerle şekillendikten sonra 12 alt konuda bir araya gelen 142 katılımcının 2 ay süren ön hazırlıkları ve nihayetinde de 14-15 Eylül 2024 tarihinde Ankara Congresium Kültür ve Kongre Merkezindeki 2 günlük toplantı maratonuyla devam etti.
Türkiye’nin dört bir tarafından bir araya gelen katılımcılar bu iki gün boyunca kendi konularında oluşturulan yuvarlak masalarda özgürce istişare ederek öncelikle mevcut durumu tahlil ettiler. Aile Kurumunun mevcut durumunu tahlil eden çalıştay katılımcıları bir sonraki fazda günümüzdeki ve gelecekteki potansiyel sorunları ve tehditleri masaya yatırdılar. Çalıştayın nihayete erdiği son oturumlarda da katılımcılar Türk Aile Yapısını koruyacak, güçlendirecek ve geleceğe hazırlayacak tedbirleri, çözüm önerilerini ve tavsiyelerini paylaştılar. Hem bilim dünyasından, hem siyasetten, hem de hayatın içinden olmasına gayret ettiğimiz katılımcılarımız sayesinde bilimsel, gerçekçi ve hayatı yansıtan bir çalışmaya imza atıldığını düşünüyoruz. Çalıştayın organizasyonunda ve lojistiğinde sorumluluk alan herkese bir kez daha teşekkür ediyoruz. Araştırma bursuyla yurt dışında bulunduğu sırada çalıştaya katkı sağlayan, ayağı kırılmasına rağmen çalıştayımızı uzaktan destekleyen, ülkemizin dört bir tarafından Ankara’ya gelen tüm katılımcılarımıza, İl Kaçep Başkanlarımıza ve Ülkü Ocaklarımızdan genç akademisyenlerimize de ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz.
“EVLİLİK BİRLİĞİ, KADIN İLE ERKEĞİN EVLENMESİYLE KURULUR”
Soru: Çalıştayın sonuç raporunda, aile kavramının Anayasa’daki tanımına “kadın ve erkek” ibaresinin eklenmesi gerektiğini vurguluyorsunuz. Bu değişiklik, mevcut aile yapısında hangi temel sorunları çözmeyi hedefliyor?
Cevap: Bahsettiğimiz gibi Aile Kurumu Çalıştayı 2024 programımızda 12 alt konuda çalışıldı. Bunlardan biri de 11. masa olan Anayasal Güvence, Hukuk ve Aile masasıydı. Masada akademisyen ve profesyonel hukuk dünyasından isimlerin yanı sıra yasama meclisi olan TBMM’den de bir üyemiz vardı. Tabi “Aile” tanımı günümüz dünyasında değişik çerçevelerde değerlendirilebiliyor ancak ailenin doğal tanımı ve evlilik birliğinin tarifi açık bir şekilde Erkek ve Kadının birlikteliği ile meydana gelebilir.
Burada doğal ve biyolojik bir gerçek kadar inançlarımız, geleneklerimiz, örf ve adetlerimizin de kıymetli ve yol gösterici olduğunu ifade etmeliyiz. Dolayısıyla Hukuk ve Aile masamızda ortaya şu öneri çıktı; Anayasamızın 41. Maddesinin kenar başlığının “I. Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları” şeklinde ve birinci fıkrasında yer alan “temelidir ve” ibaresinin “temelidir. Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir ve…” şeklinde değiştirilmesi daha doğru bir yaklaşımdır. Demografik gelişimlerin, Kültürel dönüşümlerin değerlendirildiği çalışma gruplarımızda da aileye ve evlilik birliğine dair ortaya konulan hassasiyetler de bu doğrultuda öneriler üzerinde çalışmışlardı. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türk milletinin özgürlüklerini, bireysel hak ve özgürlüklerini her koşulda müdafaa ederken bunu geleneklerimize, örf ve adetlerimize uygun bir çerçevede yapıyoruz. Ayrıca doğaya ve biyolojiye de uygun görüşleri ve bilimsel gerçekleri izliyoruz. Bize göre Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.
“LGBT PROPAGANDASI TÜM DÜNYA İÇİN BİR TEHDİTTİR”
Soru: Yani bu öneri, alternatif aile modelleri hakkında bir mesaj taşıyor.
Cevap: Kesinlikle öyle. Biz, LGBT propagandasını sadece ülkemiz ve milletimiz için değil, tüm dünya için bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. Çocukları cinsiyetsiz yetiştirme gibi kampanyaların küresel odaklar tarafından dünyaya zorla empoze edilmeye çalışıldığını görmemek ve fark etmemek imkansız. Bunlar, çocuklarımızın izlediği çizgi filmler, oynadığı oyunlar, okuduğu kitaplar, izlediği tiyatrolarla bile zorla hayatımıza sokuluyorlar. Burada, yani LGBT propagandasında doğal olmayan ve kasten tüm milletleri dönüştürmeye çalışan azgın bir azınlıktan söz etmek mümkün. Örneğin çocuğunuz dinozorlara, yer bilimlerine ve doğa tarihine meraklı. Doğal olarak dinozorlarla ilgili çizgi filmlerin veya animasyon film ve dizilerinin meraklısı. Bunlardan birini açıyorsunuz ve çocuğunuzla birlikte izlerken bir sahnede iki tane aynı cinsiyetten çocuk karakterin birbiriyle öpüştüğünü görüyorsunuz. Derken çocuklardan birinin biyolojik cinsiyetinden farklı tavırları ve giyimi olduğunu fark ediyorsunuz. İşte bunlar dayatmadır, bunlar zorla göze sokmak veya zorla empoze etmektir. Bu eserlerin bazılarının çıktığı Hollywood da bugün bizzat ABD’lilerin eleştirisine uğruyor. ABD’li aileler de bu gidişattan rahatsızlar. Burada kasıtlı ve can sıkıcı bir girişim var. Bu çok açık. İşte bizler de çocuklarımızı bu saldırılardan korumak zorundayız. Bu aşamada hem ailelere hem de devlet denetleme mekanizmalarına ihtiyaç var. Aileler bilinçli olacak; yanlışa yanlış demek erdemini gösterenler takdir edilecek ve yanlış giden şeyler de bu sayede durdurulup engellenecekler. Bir grup azınlığın dünyaya cinsiyetsizleştirme ve LGBT propagandası yayması da böylece engellenecek. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tavrımız net; bilimden, biyolojik farkındalıktan ve inançlarımız, geleneklerimiz, örf ve adetlerimizden aldığımız feyz ile oluşturduğumuz ilkelerimizi ve ülkülerimizi takip ediyoruz.
KAYNAK: Haber Merkezi