Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi’nin kilit noktalarından biri olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden geçecek demir yolu projesine uluslararası kredi kuruluşlarının artan ilgisinden memnuniyet duyduklarını belirtti. Özellikle Dünya Bankası’nın projeyle yakından ilgilenmesinden mutluluk duyduklarını vurguladı.
Kalkınma Yolu Projesi, Avrupa ülkelerine kesintisiz ulaşım sağlayacak
Cenevre merkezli Uluslararası Karayolu Federasyonunun (IRF) 4 yılda bir gerçekleştirdiği Dünya Yol Kongresi, “Hareketliliği Güçlendirmek için Bağlanıyoruz: Herkes için Sürdürülebilir Bir Geleceğin Sağlayıcısı Olarak Yollar” temasıyla bu yıl İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da video mesaj gönderdiği kongrenin açılış konuşmasını, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, IRF Başkanı Dimitris Mandalozis ve Avrupa Yatırım Bankası (EIB) Başkan Yardımcısı Robert de Groot gerçekleştirdi.
Uraloğlu, kongrede yaptığı konuşmada,1948’den bu yana IRF’nin sürdürülebilir hareketlilik sağlayan yolların ve yol ağlarının geliştirilmesi için çalıştığını belirterek, Türkiye’nin de Yollar Türk Milli Komitesi eliyle 1991’den bu yana bu prestijli organizasyonun bir üyesi olmaktan gurur ve memnuniyet duyduğunu söyledi.
Kongrede mobilite, dijitalleşme, iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm konularının bütün yönleriyle tartışılacağını aktaran Uraloğlu, ortak aklın çözümleriyle sektöre büyük katkılar sağlayacaklarına canı gönülden inandığını ifade etti.
Uraloğlu, Türkiye’nin coğrafi ve kültürel olarak kıtaların, medeniyetlerin, Tarihi İpek ve Baharat yolları gibi kadim ulaşım koridorlarının tam da kesişme noktasında bulunduğunu vurgulayarak, “Asya ve Avrupa arasındaki doğu-batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi Kafkas ülkeleri ve Orta Asya’dan Afrika’ya uzanan koridorun da tam merkezinde bulunuyor. Dünyadaki gelişmeler, ülkemizin kilit noktasını teşkil ettiği Orta Koridor’un stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Ülkemiz, Orta Koridor’un geliştirilmesi kapsamında, 2017’de faaliyete geçen, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi birçok mega projeyi hayata geçirmiş ve yenilerini de hayata geçirmek için çalışmaktadır.” diye konuştu.
“KALKINMA YOLU PROJESİ, AVRUPA’NIN HER ÜLKESİNE KESİNTİSİZ ULAŞIM SAĞLAYACAK”
Bakan Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi’ne değinerek, projenin Irak’taki FAV Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine kesintisiz ulaşım sağlayacağını belirtti.
2030’da tamamlanması planlanan projenin Fav Limanı’ndan Türkiye’ye kadar uzanan yaklaşık 1200 kilometrelik otoyol ve demir yolu inşasını içerdiği bilgisini paylaşan Uraloğlu, şöyle devam etti:
“Ülkemizde Kalkınma Yolu koridoru ile ilişkili, Ovaköy’den Edirne’ye kadar 2 bin 94 kilometrelik güzergahta demir yolu ve 1923 kilometrelik güzergahta kara yolu altyapısını geliştiriyoruz. Burada yeri gelmişken belirtmek istiyorum ki Kalkınma Yolu Projesi’nin en önemli güzergahlarından birisi olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçecek demir yolu projesine uluslararası kredi kuruluşlarının son zamanlarda çok yoğun bir ilgisinin olduğunu memnuniyetle görmekteyiz. Özellikle Dünya Bankasının yakın ilgisini ifade etmek isterim. 2025’in ilk aylarında bu projenin yapım sürecine başlanması hususunda somut adımlar atacağımızı da sizlere burada söyleyebilirim.”
Uraloğlu, ulaşım politikalarında küresel ve bölgesel şartlar ışığında yeniden tanımlamanın ve güncel tutmanın en önem verdikleri konuların başında geldiğini kaydederek, Türkiye’yi hava yollarından deniz yollarına, kara yolundan demir yollarına çok modlu taşımacılık altyapısı sunan uluslararası bir lojistik merkezine dönüştürdüklerini dile getirdi.
Ülkenin dört bir yanında doğu-batı, kuzey-güney demeden ülkeyi baştan başa yüksek standartlı yol ağlarıyla donattıklarına dikkati çeken Uraloğlu, “Bugün toplam 68 bin 494 kilometrelik kara yolu ağımızın 29 bin 590 kilometresi bölünmüş yol ağından oluşuyor ve 81 ilimizin 77’sini de bölünmüş yol ağlarıyla birbirine bağlamış durumdayız. 2002’de 1714 kilometre olan otoyol ağımızı da son 22 yılda yapılan 2 bin 82 kilometrelik yol ağıyla 3 bin 796 kilometreye yükselttik. Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Köprüsü’nün yanı sıra Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü ve İstanbul-İzmir Otoyolu, 1915 Çanakkale Köprüsü, Ankara-Niğde Otoyolu gibi mega kara yolu projelerini kamu-özel sektör işbirliğiyle kısa sürede tamamlayarak hizmete sunduk.” şeklinde konuştu.
Uraloğlu, şu anda bölünmüş yolların uzunluğunun toplam yol ağının yüzde 43’ünü oluşturmasına karşın, bütün yol ağındaki hareket eden trafiğin yaklaşık yüzde 83’üne bu bölünmüş yolların hizmet verdiğini belirtti.
Bölünmüş yollarda seyahat eden vatandaşların yıllık 739 milyon saat ile yaklaşık 2 milyar 437 milyon litre akaryakıt tasarrufu sağladığını aktaran Uraloğlu, “Seyahat süresindeki kısalmalardan yaklaşık 113 milyar 870 milyon lira iş gücü tasarrufu, akaryakıttan ise yaklaşık 83 milyar 622 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 197 milyar 492 milyon lira ekonomik fayda sağlıyoruz. Ayrıca son 22 yılda yapılan yatırımlarla trafik kazalarında 100 milyon taşıt-kilometre başına hayatını kaybeden kişi sayısını da yüzde 77 oranında azaltmış olduğumuzu iftiharla söylemek isterim.” ifadelerini kullandı.
“BÖLÜNMÜŞ YOLLARLA EGZOZ EMİSYONLARINI YILLIK YAKLAŞIK 5,27 MİLYON TON AZALTTIK”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, kara yolu sektörünün ulaştırmadan kaynaklı karbon emisyonlarının yüzde 94,8’inden sorumlu olduğunu ya da kaynağı olduğunu bildiklerinin altını çizerek, kara yolu taşımacılığının iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yapılacak dönüşümlerin tam da merkezinde yer aldığını söyledi.
Kara yolundaki emisyon payını azaltmak için kara yolu yük taşımacılık payını daha sürdürülebilir ulaşım modlarına aktarmaya yönelik çalışmalara da devam ettiklerini anlatan Uraloğlu, şunları kaydetti:
“Ayrıca, insan ve çevre odaklı akıllı ulaşım çözümleri geliştirerek, sürdürülebilir ve etkin bir hareketlilik ekosistemi oluşturmayı da hedefliyoruz. Sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da gözeten bir anlayışıyla ülkemizin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine emin adımlarla ilerliyoruz. Ulaştırma ve Lojistik Ana Planımız doğrultusunda kara yolu yolcu ve yük taşımacılığı payını yüzde 72’den yüzde 57’ye düşürürken, demir yolu yük taşımacılığı payını yüzde 5’ten yüzde 22’ye çıkarmayı hedeflemekteyiz.
Bu doğrultuda, 2023’te 13 bin 919 kilometre olan demir yolu ağını 2028’de 17 bin 287 kilometreye, 2053’te ise 28 bin 600 kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca, yıllık demir yolu yolcu sayısının 25 milyondan 270 milyona, yük taşımacılığının ise 32 milyon tondan 448 milyon tona çıkarmayı planlıyoruz. Aynı zamanda, limanlar, sanayi bölgeleri ve lojistik merkezlerle bağlantılı iltisak hatlarını artırmayı ve lojistik merkez sayısını 28’e çıkarmayı hedefliyoruz.”
Uraloğlu, “Sürdürülebilir Akıllı Ulaşım” hedefi doğrultusunda da ulaşım altyapısının çevresel etkilerini azaltmaya devam ettiklerini bildirdi.
Bölünmüş yollar sayesinde seyahat sürelerinin kısalmasıyla trafikteki motorlu taşıtlardan kaynaklanan egzoz emisyonlarını yıllık yaklaşık 5,27 milyon ton azalttıklarını dile getiren Uraloğlu, “Bu kapsamda, Sürdürülebilir, Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planlarımızı oluşturduk. Enerji verimliliği ve çevreci ulaşımın teşvik edilmesi için yürürlüğe giren yönetmelikler sayesinde yakıt tüketiminin azaltılması, alternatif yakıtların kullanımı ve elektrikli skuter gibi yeni nesil mobilite çözümlerinin yaygınlaştırılmasını da sağlıyoruz.” dedi.
“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN TÜRKİYE’DE YAYGINLAŞMASI İÇİN GEREKLİ ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ”
Abdulkadir Uraloğlu, dünya genelinde sayıları hızla artan elektrikli araçların, Türkiye’de de yaygınlaşması için ihtiyaç duyulan teknik ve idari altyapının oluşması ve elektrikli araç şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması için çalıştıklarına işaret etti.
Uraloğlu, “Çünkü biliyoruz ki artık hareketliliğin geleceği, otonom, elektrikli ve sürdürülebilir olmaktan geçmektedir. Dönüşüm çoktan başlamış durumda. Arabalar sürüşümüzü desteklemeye hatta kendi kendilerini sürmeye başlamıştır diyebilirim. Aynı zamanda, elektromobilite, hidrojen yakıt ve fosil bazlı olmayan yakıtlara geçiş, karbon ayak izinin azaltılmasında merkezi bir rol oynayacaktır. Geçiş süreci giderek hız kazanıyor ve önümüzdeki yıllarda daha da gelişecek. Ayrıca enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için kara yolu ağımızda güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını da yaygınlaştırıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ulaşım sektöründe teknolojik dönüşümün en önemli destekleyici unsurları arasında akıllı ulaşım sistemlerinin (AUS) yer aldığını hatırlatan Uraloğlu, AUS alanında yaşanan gelişmelerin ülke stratejisi olarak benimsenmesi ve ulaştırma sektöründeki yenilikleri bir plan dahilinde hayata geçirdiklerini anlattı.
Uraloğlu, “Teknolojik gelişmeler ışığında trafik-yol güvenliğinin artırılması, ücret toplama sistemlerinin sağlıklı şekilde işlemesi, yol kullanıcılarıyla iletişimin aksamadan devam etmesi gibi süreçlerin geliştirilmesi için akıllı ulaşım sistemlerinden faydalanıyoruz. Bu kapsamda ülke genelindeki otoyol, devlet ve il yolları üzerinde, 3 bin 21 adet sinyalizasyon, 5 bin 152 adet kamera, 149 adet Meteoroloji İstasyonu, 710 adet Değişken Mesaj İşareti, 1120 adet Değişken Trafik İşareti mevcut olup, haberleşme altyapısı için 7 bin 756 kilometrelik fiber optik kablo altyapısını da inşa ettik. Bu uzunluğu ilk etapta 15 bin kilometreye çıkarmak için çalışmalarımıza da ara vermeden devam ediyoruz.” açıklamalarında bulundu.
“SON 22 YILDA ÜLKEMİZİN ULAŞIM VE İLETİŞİM ALTYAPISINA 277 MİLYAR DOLAR YATIRIM GERÇEKLEŞTİRDİK”
Bakan Uraloğlu, çok yakın bir zaman önce Kooperatif Akıllı Ulaşım Sistemlerine Yönelik Merkezi Yazılım Platformu Geliştirilmesi Projesi’ni de hayata geçirdiklerini bildirdi.
Proje kapsamında oluşturulacak merkezi yazılımı tamamlandıktan sonra tüm Karayolları bölge müdürlüklerinde de bunu kullanmaya başlayacaklarını ifade eden Uraloğlu, “Kooperatif Akıllı Ulaşım Sistemleri Test ve Uygulama Koridoru’nu kurmak için de Bakanlık olarak çalışmalara başladık. İstanbul’da Hasdal ile İstanbul Havalimanı arasında ve Antalya’da kurulacak olan iki pilot koridorda, trafik kazalarını ve trafik sıkışıklığını azaltmayı, ulaşım güvenliğini artırmayı, yakıt tüketimini düşürmeyi ve olumsuz çevresel etkileri azaltmayı da hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.
Uraloğlu, akıllı otoparklara, yolcu bilgilendirme, ödeme sistemlerine yönelik faaliyetlerinin de devam ettiğini kaydederek, “Türkiye Kart” projesi ile yenilikçi bir ödeme sistemi oluşturarak, yolculuk planlama, ödeme ve bilet işlemlerini kolaylaştırdıklarını dile getirdi.
Havacılık alanında da ülkeyi bir küresel havacılık merkezine dönüştürdüklerine değinen Uraloğlu, 2002’de iç hatlardaki aktif havalimanı sayısının 26 olduğunu, hizmete açılan Çukurova Uluslararası Havalimanı ile bu sayıyı 58’e yükselttiklerini anımsattı.
Uraloğlu, “Bugün dış hatlarda 131 ülkede 347 farklı noktaya hava yoluyla ulaşılabilir duruma geldik. Bu senenin sonunda dış hatlardaki uçuş nokta sayımızı 349’a çıkarmış olacağız. Havalimanlarımızda gerçekleşen faaliyetlerin çevresel etkilerini kontrol altına almak için de 2020 yılında ‘Karbonsuz Havalimanı Projesi’ni de başlattık. Ülkemiz, karbonsuz havalimanı sertifikasına sahip 50 havalimanıyla bu kapsamda Fransa’dan sonraki en yüksek sayıda sertifikasyona sahip ikinci ülke konumuna da gelmiş durumda.” dedi.
İstanbul Havalimanı’nın günlük ortalama 1500’e yakın uçuş ile bugün dünyanın en büyük küresel transit merkezlerinden biri olduğunu aktaran Uraloğlu, Avrupa’nın en yoğun havalimanları sıralamasında da ilk sırayı aldığını belirtti.
Uraloğlu, “Sabiha Gökçen ve Antalya Havalimanları yine ilk 10 Havalimanı arasında yer almaktadır. Türkiye’deki havalimanlarımızı kullanan yolcu sayısı 177 milyonu geçerken, bu yıl sonunda bu sayının 236 milyonun, 2025 sonunda ise bu sayının 250 milyonun üstüne çıkacağını öngörüyoruz. Son 22 yılda 60 milyar doları kamu-özel sektör işbirliği projeleri olmak üzere ülkemizin ulaşım ve iletişim altyapısına 277 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
KAYNAK: Anadolu Ajansı